18 Mart 2019
Neva Övünç Öztürk, Cavidan Soykan
Foto: Cavidan Soykan, Gaziantep, 2015

29 Kasım 2015 tarihinde gerçekleşen Türkiye AB Zirvesinde, Suriye’deki iç savaştan kaçan mülteciler ile onları kabul eden ülke olarak Türkiye’nin desteklenmesi ve AB’ye yönelen düzensiz göç akınlarının önlenmesine dair işbirliği için 15 Ekim 2015’te kabul edilen Ortak Eylem Planı’nın uygulamaya geçirilmesi kararı alınmıştı.1 Böyle bir Plan ihtiyacının doğmasındaki en önemli sebep, kuşkusuz 2015 yılında yaşanan ve Avrupa ülkeleri tarafından ‘göç krizi’ olarak adlandırılan ‘uzun göç yazı’ idi.2 Nitekim Avrupa Komisyonu, Planın uygulanmasına ilişkin 10 Şubat 2016 tarihinde yayınlanan raporunda, bu kapsamda 2015 yılının başlarından itibaren toplam 880,000 kişinin Türkiye’den Yunanistan’a ulaştığını; oldukça ‘yüksek’ olan bu rakam nedeniyle Avrupa Komisyonunun Türk makamlarıyla yoğunluğun azaltılması için çalıştığını aktarmıştı.

12 Ocak 2019
Foto: Cavidan Soykan, Hamburg, 2015

Türkiye’de giderek artan göçmen karşıtlığı ve daha özelde Suriyeli karşıtlığı bize ne söylüyor? Her gün gazete köşelerinde, sosyal medyada, televizyonlarda, söyleşilerde, sokakta ve gündelik hayatın her yerinde yeniden ve yeniden üretilen “istemiyoruz” tepkisi aslında ne anlatıyor? İnsan haklarından söz eden, hukuktan bahseden, insan onurunu dile getiren ve göçmen karşıtlığının neden olduğu risklere dikkat çekenlere efelenmek, onları küçük düşürmek istemek ve onları “duyar kasmak” gibi çirkin ifadelerle nitelemek ne anlama geliyor? 

18 Aralık 2018
Deniz Şenol Sert & Gülay Uğur Göksel

18 Aralık Dünya Göçmenler Günü uluslararası kamuoyunun dünya çapında göçmen haklarını tanıdığı gün. Bu önemli günün hemen öncesinde, geçtiğimiz hafta Marakeş’te düzenlenen toplantıda, içerisinde Türkiye’nin de bulunduğu yaklaşık 150 ülke, Güvenli, Sistemli ve Düzenli Göç için Küresel Mutabakatını imzaladı. 17 Aralık’ta ise Küresel Mülteci Mutabakatı Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda kabul edildi.

3 Temmuz 2018

İklim değişikliği gibi göç olgusunun da yerel ve uluslararası küresel bir mesele olarak irdelenmesi gerekir. Nüfus hareketlerinin düzenlenmesi çok uzun zamandır uluslararası dayanışmanın tuzaklarından biri olmuştur. 2015 Avrupa İltica Krizi açığa çıkarmıştır ki, Avrupa Birliği gibi oldukça bütünleşmiş ve dayanışmacı bir bağlamda dahi, hazırlıksız olma, siyasi kafa karışıklığı ve yanlış bilgilendirme yetersiz ve insani bedeli yüksek politikalar üretilmesine yol açmaktadır. Küresel düzeyde, 1990’ların göçmen işçi haklarından günümüzün “küresel ilkeler sözleşmesi”1 kadar: üretilen politikaları eş güdümlemeye ve küresel yönetime teşvik etmeye yönelik çabalar yaratıcı ve etkili çözümler sunmakta yetersiz kalmaktadır.

Alt Kategoriler

Göç Araştırmaları Derneği
Abbasağa Mahallesi, Üzengi Sok. No: 13 34353, Beşiktaş / İstanbul
[email protected]