Deprem bölgesinde yıkım çok büyük, ancak hepimiz dayanışma içinde bu zor durumu aşmak için katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Deprem illeri aynı zamanda çok fazla mültecinin bulunduğu bir bölge. Depremde hayatını kaybeden, yaralanan ve evleri zarar görenler arasında Suriyeli mülteciler de var. Göç Araştırmaları Derneği (GAR) olarak göç alanında çalışan STK’larla yaptığımız görüşmelere dayanarak hazırladığımız, 10 Şubat tarihli mültecilerin durumuna odaklanan durum tespitini sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Depremzede mülteci ve göçmenlerin karşılaştığı sorunlar şunlardır:

1. Nefret söylemi ve düşmanlaştırma. Mültecilere karşı tetiklenen nefret söylemi, özellikle sosyal medyada bazı hesaplar tarafından kışkırtılıyor ama aynı zamanda deprem bölgesinde yaşam koşulları çok zor olduğu için yerel halktan da mültecilere yönelik artan bir tepki var. Bazı yerlerde barınma ve yardımlar konusunda mültecilerin dışlandığına dair çok sayıda haber alıyoruz.

2. Barınma. Depremin ardından mülteciler ilk günlerde, Gaziantep ve Diyarbakır’da camilere, Mersin’de otogara sığındılar. Daha sonra Göç İdaresinin yol izin belgesini kaldırarak seyahat serbestisi vermesiyle, mülteciler de diğer depremzedeler gibi başka illere gitmeye başladılar. Ancak gittikleri illerde barınma sorununu kendilerinin çözmesi bekleniyor. Barınma herkes için büyük sorun olduğu için dışlama ve ayrıştırma çok kuvvetli. Geçici barınma yerlerinde ve çadır bölgelerinde mülteciler istenmiyor ve kovalanıyor. Bir önlem alınmazsa, mekânsal dışlama ve ayrışma giderek artabilir. Bölgeden diğer büyük kentlere göç ve yeniden yerleşme sorunları. Bildiğiniz üzere, Göç İdaresi, İstanbul dışında kentlere seyahat izni verdi. Bu da Ankara ve İzmir başta olmak üzere yeni barınma sorunu anlamına geliyor. Hali hazırda kira krizi yaşanan büyük kentlerde depremzede nüfusun gelişiyle işler daha da zorlaşacak. Bunun için şimdiden harekete geçmek gerektiğine inanıyoruz.

3. Yardımlara erişim. Deprem bölgesinde evleri yıkılan mültecilerin barınma ve yardımlara erişim sorunu devam ediyor. İlk gelen yardımların mültecilere ulaştırılmadığını ya da mültecilerin olası çatışmalardan çekindikleri için yardım talebinde bulunurken geri planda durmayı tercih ettiklerini öğrendik.

 

Yapılması gerekenler

1. Mültecilere yönelik karalama ve ayrımcılık haberlerine karşı durulması.

2. Deprem bölgesinden ayrılmak isteyen kişilerin seyahat ihtiyaçlarının giderilmesi ve yeni yerlerinde barınma sorunlarının çözülmesi

3. Bölgede kalan herkesin ihtiyaçları giderilirken kapsayıcılık ilkesinin gözetilmesi. Gelen yardımların mültecileri de dikkate alarak, adilane bir şekilde dağıtılmasının sağlanması

4. Sağlıklı bilgi akışının sağlanması

5. Deprem bölgesindeki hastaneler başta olmak üzere, gerekli kurumlar için çevirmen havuzu oluşturulması.

6. Bu çalışmalar elbette ki STK’ların kapasitesini aşacaktır, bu durumlarda belediyeler, siyasi partiler ve kamu kurumlarıyla iletişime geçmek için çalışmaların yürütülmesi.