Öykü Öztürk
22 Şubat 2024
Sahra-altı Afrika ülkelerinden Türkiye’ye gelen göçmenlerin müzik ve dans pratiklerine odaklanılan bu yazıda, müzik ve dans icraları ile kurulan sosyal ilişkilerin göçmenliğin dezavantajlı halleriyle mücadelede önemli bir yer tuttuğu vurgulanıyor.
Öykü Öztürk**
22 Şubat 2024
Sahra-altı Afrika ülkelerinden Türkiye’ye gelen göçmenlerin Türkiye’deki yaşantıları ve göç deneyimleri üzerine güçlü bir literatür mevcut. Ancak bu literatürde göçmenlerin kültürel üretimleri, özellikle de müzik ve dans pratikleri ile ilgili bilgi oldukça sınırlı. Bu metin, mevcut literatüre katkı sağlamak amacıyla Sahra-altı Afrikalı göçmenlerin müzik ve dans pratiklerine odaklanan ve 2022 yılında tamamladığım yüksek lisans tezimin alan araştırması bulgularına dayanıyor.
Türkiye’ye Sahra-altı Afrika’nın çeşitli ülkelerinden gelen, farklı inanç pratikleri sürdüren, farklı dilleri konuşan, yaşları 20 ila 50 arasında değişen müzisyen ve dansçılar arasında Nijeryalılar ve Senegalliler çoğunluğu oluşturuyor. Müzisyen ve dansçıların önemli bir kısmı kendi ülkelerinde müzik ve dans eğitimi almış, gruplarıyla turneler düzenlemiş, kendi ülkelerinde törenlerde, eğlencelerde performans sergilemiş profesyoneller. Küçük bir kısmı ise Afrika’da müzik ve dans kültürünü yaymak amacıyla gezen Griot[i] ailelerin üyeleri. Ayrıca az sayıda da olsa Türkiye’ye geldikten sonra müzisyenliği ve dansçılığı meslek haline getirenler de var.
Sahra-altı Afrikalı göçmenlerin Türkiye’ye genelde üniversite eğitimi alma amacıyla ya da kendisinden önce göç eden göçmen ağlarının etkisiyle geldikleri görülse de profesyonel müzik ve dans icracıları söz konusu olduğunda Türkiye’ye festivaller aracılığıyla göç edenler dikkat çekiyor. Türkiye’nin çeşitli kentlerine festivallerde performans sergilemek için gelen müzisyen ve dansçıların kalmaları ise bazen tesadüf bazen planlı oluyor. İstanbul’da yaşamayı tercih etmelerinin sebebi ise iş piyasasına erişim ve müzik ve dans etkinlikleri açısından aktif bir kent olması.
Sahra-altı Afrikalı müzisyen ve dansçılar arasında kadın icracıların sayısı oldukça az. Kadın icracılar genellikle ülkelerine geri dönüyorlar ya da müzik ve dans işlerinden gelir elde edemedikleri için başka işler yapıyorlar. Aktif icra yapan az sayıdaki kadın icracılarsa İstanbul’da müzikten çok dans icracılığıyla görünür haldeler ya da sadece dans alanında kabul görüyorlar.
Sahra-altı Afrikalılar müzik ve dansı genellikle birbirinden ayırmıyorlar, dansçılar aynı zamanda müzisyenlik yapabiliyorlar ya da müzisyenler aynı zamanda dans edebiliyorlar. Bunun öncelikli sebebi Afrika ülkelerinde kültürel olarak müzik ve dansın bir arada icra edilmesi. Fakat Türkiye’de bazı durumlarda dans veya müzikten birini tercih etmek durumunda kalabiliyorlar. Örneğin, dans provasının daha kolay olması, müzik provasının vakit alması ve stüdyo kiralama, enstrüman satın alma ya da enstrüman bakımı gibi maliyetlerinin olması sebebiyle müzik yapmak bazı icracılar tarafından tercih edilmeyebiliyor.
Profesyonel Müzik ve Dans Etkinlikleri
Sahra-altı Afrikalı göçmenler İstanbul’da eğitmenlik, DJ’lik, kilise müzisyenliği, müzik yapımcılığı ve festivallerde, organizasyonlarda performans sergilemek gibi profesyonel müzik ve dans etkinlikleri yapıyorlar. Bu etkinliklerin gerçekleştiği mekanlar ise Esenyurt, Avcılar, Beylikdüzü, Fatih, Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş ve Kağıthane ilçelerinde bulunuyor. İcra ettikleri tüm müzik ve danslar en temelde -Sahra-altı Afrikalıların ifade ettiği şekilde- “geleneksel” ve “popüler” kategorilerine ayrılıyor. Göçmenler arasında oluşan gruplaşmalar, ekonomik ilişkiler, sosyal ilişkiler, işlerin sıklığı gibi dinamikler çoğunlukla bu iki türe göre şekilleniyor.[ii]
Sahra-altı Afrikalı müzisyen ve dansçıların ekonomik kazanç sağladıkları müzik ve dans dersleri, çeşitli mekanlarda müzik ve dans performansı ve enstrüman satışı gibi işler tek seferlik/geçici ya da uzun vadeli/kalıcı olabiliyor. Mesela, bir Batı Afrika vurmalı çalgısı olan djembe eğitimi ya da geleneksel dans eğitimi vermek; konserlerde, festivallerde, partilerde sahne almak; kliplerde oynamak çoğunlukla tek seferlik/geçici işlerden. Popüler dans eğitimi vermek, bir mekânda düzenli sahne almak ya da DJ’lik ise uzun vadeli/kalıcı işlerden. Tek seferlik işler genellikle kısa sürede daha iyi kazandırsa da devamlılığı olmadığı için geçim sağlanabilen işler değil ve çoğunlukla sezonluk. Fakat İstanbul’daki Sahra-altı Afrikalı müzisyen ve dansçıların büyük bir çoğunluğu bu tek seferlik işleri yapıyorlar.
Aktif icra yapan müzisyen ve dansçılar genellikle tek bir mekânda ya da tek bir iş kolunda çalışmıyorlar. Birden fazla mekânda ders verenler, gündüz eğitmenlik yapıp akşamları kulüplerde performans sergileyip aynı zamanda hafta sonları kilisede çalışanlar, sabit bir iş yaparken tek seferlik ek işlere gidenler ve bunun gibi birden fazla müzik ve/veya dans işi yapanlar var. Dahası, müzisyenlik ve dansçılık çoğunlukla asıl kazanç elde ettikleri işler değil. Bu yüzden tek seferlik ya da tam zamanlı olarak tekstil atölyelerinde çalışmak müzisyen ve dansçılar arasında oldukça yaygın. Atölyelerde çalışanlar dışında kendi hesabına çalışanların da çoğu “tekstil işi” yapıyorlar.
Dansçı ve müzisyenlerin çok küçük bir kısmı ajanslara kayıtlı. Bu ajanslar kliplerde, filmlerde yer alma, büyük organizasyonlarda sahne alma fırsatı sunuyor. Fakat kırılgan yasal statüler bir ajansa kaydolmak, bir müzik okulunda okumak ya da profesyonel bir orkestraya katılmak için engel oluşturabiliyor. Bu sebeple çoğunlukla yukarıda bahsi geçen müzik ve dans etkinliklerinde kişisel aracılıklar oldukça önemli bir yere sahip. Aracılar genelde Afrika kültürüne özel ilgisi olan, Afrika perküsyonu ve danslarını iyi seviyelerde öğrenmiş Türkiyeliler; yeni gelenlere aracılık eden, iş bulan ve destek olan önceden göç etmiş Afrikalılar; dans ve müzik okulları ya da restoran sahipleri; menajerler. Yeni gelen müzisyen ve dansçılar göçmenlerin müzik ve dans işi bulmalarına aracılık eden bu kişilerle mutlaka tanıştırılıyor.
Ekonomi Dışı Müzik ve Dans Etkinlikleri
Tüm bu parasal boyutu olan etkinliklerin dışında, ticarileşmemiş, sadece bir arada olmak ve sosyal ilişkiler kurmak için icra edilen müzik ve dans etkinlikleri de var. Bu etkinlikler müzik ve dans işleri olmasa da “sıcak kalmayı” sağlıyor. Müzisyen ve dansçılar sık sık bir araya gelip prova yaparak hem beraber gidecekleri bir iş için her an hazır oluyorlar hem de vücutlarının formdan düşmesine engel oluyorlar. Düzenli prova yapmak aynı zamanda, özellikle geleneksel Afrika dansları yapan ve aynı ülkeden ya da bölgeden göç eden kişiler için kendi ülkelerinde yaptıkları ritüelleri devam ettirmek anlamına geliyor. Benzer şekilde müziğin ve dansın aktif olarak icra edildiği kiliseler de müzisyenlik yapan Afrikalı göçmenler için diğer Afrikalılarla sosyal ağlar kurdukları ve ritüellerini sürdürdükleri önemli mekanlar. Ayrıca tüm bu etkinliklerde yapılan pratikleri ve özellikle yeni koreografileri kaydedip sosyal medyada paylaşmak da oldukça yaygın.
Sahra-altı Afrikalılar İstanbul’da icra ettikleri müziği ve dansı çoğunlukla “iyileştirici” ya da “kurtarıcı” olarak tanımlıyorlar. Bu yüzden ekonomik işlevinin ötesinde çoğu müzisyen ve dansçı İstanbul’da zor zamanlardan geçtiğinde müzik ve danstan aldığı güçten bahsediyor. Hatta müzisyenlerin yanlarında enstrüman taşımasının kırılgan yasal pozisyonlarını biraz olsun rahatlattığından bahsedenler var. Enstrümanları sayesinde daha az sorgulandıklarını ve toplum tarafından daha fazla kabul gördüklerini ifade ediyorlar. Göçmenliğin dezavantajlı halleriyle mücadelede müzik ve dans icraları ve bu icralar aracılığıyla kurulan tüm sosyal ilişkiler oldukça önemli bir yer tutuyor.
Notlar
[i] Batı Afrika kültürünü öğretmek ve yaşatmak amacıyla hikâye anlatıcılığı yapan, şarkı söyleyen, enstrüman çalan, dans eden ve aynı zamanda arabuluculuk, danışmanlık gibi görevleri olan gezgin ailelerdir.
[ii] “Geleneksel” ya da “popüler” ayırt etmeksizin tüm türleri kesiştiren şey Sahra-altı Afrikalılık. Sahra-altı Afrika’nın yerel ritmik ve melodik yapıları -çoğunlukla ritmik yapıları- bu türleri Sahra-altı Afrika müziği yapıyor. Burada geleneksel olarak kastedilen müzikler ve danslar daha çok Sahra-altı Afrika içinde bilinen ve Afrika dışındaki ülkelerde ise “egzotik” bulunduğu için ilgi çeken müzik ve dans türleri. Popüler olarak görülenler ise kitle iletişim araçlarıyla daha büyük kitlelere ulaşan ve Afrika dışındaki ülkelerde de genel olarak bilinen, gece kulüpleri vb. mekanlarda icra edilen müzik ve dans türleri.
*Bu metin 2022 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Etnomüzikoloji ve Folklor Yüksek Lisans Programı’nda tamamlanan “Sahra-altı Afrikalı Göçmenlerin İstanbul’daki Müzik ve Dans Pratiklerinin Ağ Analizi Yöntemi ile İncelenmesi” başlıklı yüksek lisans tezinin saha verilerine dayanmaktadır.
**Öykü Öztürk, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı Etnomüzikoloji Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi ve aynı üniversitede Etnomüzikoloji ve Folklor Doktora Programı öğrencisidir.
***Kullanılan görsel yazarın kendisine aittir.
****GAR Blog’ta yayınlanan yazılarda görüşler bütünüyle yazarlara aittir, Göç Araştırmaları Derneği’nin görüşlerini yansıtmaz.
Kaynak gösterme önerisi: Öztürk, Ö. “Sahra-altı Afrikalıların İstanbul’daki Müzik ve Dans Etkinlikleri”. GAR Blog. Şubat 2024. https://l24.im/3uw