Skip to content
  • GAR
    • Hakkımızda
    • Yönetim
    • Faaliyet Raporları
    • Üyeler
    • Ekibimiz
    • Tüzük
    • Politika Belgeleri
  • Duyurular
  • Yayınlar
    • Açıklamalar
    • Okuma Listeleri
    • GarBlog
    • Bültenler
    • Kitaplar
    • GAR Youtube
    • GAR Podcast
  • GAR Akademi
    • Eğitimler
    • GarEP
      • 2003 Güz Dönemi – 2024 Kış Dönemi
      • 2023 Bahar Dönemi
      • 2022 Güz Dönemi
      • 2022 Bahar Dönemi
      • 2021 Güz Dönemi
      • 2021 Bahar Dönemi
    • Yaz Okulları
  • Etkinlikler
    • Atölye ve Konferanslar
    • Güncel Göç Seminerleri
    • EGEHUB
  • Araştırmalar
  • İletişim
logo5

Ayrımcılıkla Mücadelede Umudu Aramak Waseem Ahmad Siddiqui ile Söyleşi – Didem Danış

Waseem Ahmad Siddiqui, yirmi yılı aşkın süredir Türkiye’de yaşıyor. 2017’de Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 2019’da Atina Üniversitesinde Mekansal Çalışmalar tezsiz yüksek lisansı yaptı. Ardından İstanbul’a geri döndü. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Mimarlık Tarihi programında bir yüksek lisans daha tamamladı. Halihazırda İstanbul Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nde eğitimine devam ediyor ve mekânsal hikâye anlatımı ile otobiyografik metodolojilere ilgi duyuyor. Ferhat Kentel ile birlikte Açık Radyo’da yaptıkları “Hüsnükabul” programında, “öteki” ile bir arada olma ilişkilerini tartışarak; kalıcılık ve geçicilik, içerme ve dışlama, kamusal ve özel, misafir ve ev sahibi gibi kavramlara hak temelli bir bakış açısı geliştirmeyi amaçlıyorlar. GAR üyesi Didem Danış, Waseem Siddiqui ile günümüzde yükselen milliyetçilik, dışlama ve göçmen karşıtlığı üzerine konuştu.

 

Didem Danış: Tüm dünyada yükselen bir milliyetçilik dalgası var. Bugünün dünyasında seni en çok kaygılandıran meseleler neler?

Waseem Ahmad Siddiqui: Şu anda dünyanın şekillenme biçimiyle ilgili en büyük endişelerimden biri, azınlık olarak kabul edilen ve genellikle göçmen, sığınmacı ya da mülteci olan nüfuslar arasında etnik köken ve ırk gündemini hedef alan bir tür kabile milliyetçiliğinin yaygınlaşması. Kabile milliyetçiliği (tribal nationalism) kavramı Hannah Arendt’in totalitarizm üzerine yaptığı çalışmalarda önemli bir yer tutar.  Buna göre kabile milliyetçiliği, bir grubun kendi kimliğini mutlak ve üstün görmesi, diğer tüm grupları ve kimlikleri dışlamasıyla karakterize edilen bir tür milliyetçilik biçimidir. 

 

Kabile milliyetçiliğinin karakteristik özelliği, ki bu tabir Hannah Arendt’in 1930’lardaki gözlemlerinden gelmektedir, ikili bir ayrıma sahip olmasıdır: Bu milliyetçilikte liderler genellikle, kendilerini mülksüz çoğunluğun savunucusu olarak gören güçlü figürlerdir. Onların hitap ettiği kitle ise, yabancılara karşı olan, misafirperverliğe kapalı ve kendilerini ulusal mitin bir parçası olarak gören insanlardır.

 

DD: Kabile milliyetçiliğinin sonuçları nelerdir?  

WAS: Yabancı düşmanı çoğunluk, kendisini sürekli tehdit altında gösterir. Bu yüzden, çoğunluk gerçekten de azınlıklar veya henüz tanımadıkları yabancılar tarafından tehdit altında gibi görünür. Bu da, azınlıkların her zaman sosyal düzeni bozan kişiler olarak algılandığı çok zehirli bir atmosfer yaratır. Onlara göre bu azınlıklar, tam bir vatandaşlık duygusunun yok edilmesi olarak görülüyor ki bu elbette tamamen haksız ve yanlış.

DD: Ayrımcılık yasalarının günümüzde nasıl bir rol oynadığını düşünüyorsun?
WAS: Bu konunun korkutucu yanlarından biri, ayrımcılıkla mücadele etmek için azınlıkların durumunu iyileştirmeyi amaçlarken, aslında onlara yeni tür ayrımcılıklar yaratıyor olması. Artık tek tehlike ayrımcılık değil; ayrımcılık bize umut vaat ediyor gibi görünüyor.

Ayrımcılığa karşı yasal bir çözüm olduğuna inanılıyor, ancak bu kavramla birlikte şimdi yeni bir siyasi söylem oluşmuş durumda – belki çok yeni değil ama oldukça güçlü. Bu söylem, insanların onurlarını zedelemek üzerine kurulu.

Burada asıl sorun, bu insanların yasal haklara sahip olup olmadıklarının ya da vatandaşlık durumlarının tanımlanıp tanımlanmadığının önemli olmaması. Onlar yabancı ya da azınlık olarak hedef alındıkları anda, hemen haysiyetlerinden mahrum bırakılacak şekilde konuşuluyor. Bu söylem, onların kim olduklarıyla ilgisi olmayan önyargılar yaratıyor ve onurlarını kırıyor.

Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde Meksikalılar büyük ölçüde tecavüzcü ve katil olarak gösteriliyor. Hindistan’da Müslümanlar, dokunulmazlar ya da Dalitler, yıkıcı azınlıklar olarak temsil ediliyor. Türkiye’de ise Ermeniler, Kürtler ve yeni gelen göçmenler azınlık olarak hedef alınıyor.

Aslında, iktidara muhalefet eden herkes bir şekilde kriminalize ediliyor. Yani, muhalif olmak, eleştirmek ya da en temel haklarını talep etmek bile saygısızlıkla karşılanıyor. Bu durumun, sadece ayrımcılık yasalarını değiştirerek çözülmesi çok zor. Çünkü yasalar iyileştirilebilir ama aşağılama söylemi, yani bu derin saygısızlık, unutulamaz ya da onarılamaz.

Bu durum, sürekli olarak nüfusun çoğunluğunu sömürmeye devam ediyor; bugün bir azınlığı, yarın başka bir azınlığı hedef alıyor. Zamanla, her ulus ya bir hapishaneye dönüşecek ya da gereksiz bir iç savaşa sürüklenecek.

DD: Sence bu derin saygısızlık ya da aşağılama söylemi nasıl durdurulabilir?

WAS: Hannah Arendt’in de dediği gibi, bu derin saygısızlık, aşağılama ya da onursuzluk içeren yeni siyaset ve dilin ortaya çıkışına karşı çok dikkatli olmalıyız. Bu, yasal olmaktan çok kültürel bir dışlama türü ve bu nedenle daha ölümcül olabiliyor. Çünkü burada vatandaş olup olmamanız hiç fark etmiyor. Yasal statünüz ne olursa olsun, size sivil ya da medeni bir toplumun parçası olmaya uygun olmadığınız söyleniyor.

Örneğin, milliyetçi olmaya ve barbarlaşmaya karar verdik. Bu, Trump kampanyasının ve aslında Trump yönetiminin kendi barbarlaşma tanımıdır. Bence Hindistan’dan Türkiye’ye, Venezuela’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne, İtalya’dan İngiltere’ye kadar dünyanın her yerinde barbarlaşmayı durdurmak için elimizden geleni yapmalıyız.

Barbarlaşmanın bu kadar yaygın olması bizi ciddi şekilde endişelendirmeli. Aynı zamanda, insanî dönüşüm yeteneğine sahip olduğu görülen insanlarla derin saygısızlık, aşağılama ya da onursuzluğa maruz kalan ve haysiyetlerinden mahrum bırakılan insanlar arasındaki bu tehlikeli bölünmeye tüm gücümüzle karşı durmalıyız.

 

Görsel: Sibusiso Ngwazi – “Corpus Christ” (2022). Image courtesy of Duende Art Projects. https://www.duendeartprojects.com/blog/683-an-introduction-to-non-figurative-contemporary-african-art/ 

İlgili Yazılar

Sınırları Aşan Sanat: Göç ve Dayanışma Üzerine Söyleşiler – II

Sınırları Aşan Sanat: Göç ve Dayanışma Üzerine Söyleşiler – II

Sınırları Aşan Sanat: Göç ve Dayanışma Üzerine Söyleşiler

Sınırları Aşan Sanat: Göç ve Dayanışma Üzerine Söyleşiler

Trump Dönemi Fon Kesintileri Sonrası Türkiye’de Sivil Toplum Ne Durumda?

Trump Dönemi Fon Kesintileri Sonrası Türkiye’de Sivil Toplum Ne Durumda?

Savaşın Gölgesinde Göç: Saldırılar Sonrasında İran’da Nüfus Hareketleri

Savaşın Gölgesinde Göç: Saldırılar Sonrasında İran’da Nüfus Hareketleri

Metin Yaban ile Söyleşi

Metin Yaban ile Söyleşi

Küresel Irksal Kapitalizm ve Reddiye Siyaseti Atölyesi Üzerine İstanbul’da Disiplinlerarası Bir Buluşmadan Notlar

Küresel Irksal Kapitalizm ve Reddiye Siyaseti Atölyesi Üzerine İstanbul’da Disiplinlerarası Bir Buluşmadan Notlar

GARBülten

SON YAZILAR

  • Göç Araştırmaları Derneği’nden Yeni Rapor: Avrupa ve MENA Bölgesinde Göç Karşıtı Dinamikleri Anlamak
  • Sınırları Aşan Sanat: Göç ve Dayanışma Üzerine Söyleşiler – II
  • Sınırları Aşan Sanat: Göç ve Dayanışma Üzerine Söyleşiler
  • Trump Dönemi Fon Kesintileri Sonrası Türkiye’de Sivil Toplum Ne Durumda?
  • Savaşın Gölgesinde Göç: Saldırılar Sonrasında İran’da Nüfus Hareketleri

Göç Araştırmaları Derneği | GAR Takip Et

GAR_Dernek
gar_dernek Göç Araştırmaları Derneği | GAR @gar_dernek ·
26 Eyl

Söyleşi dizimizde Bediz Yılmaz'ın ikinci konuğu sanat küratörü Denizhan Özer. “Öteki Hikâyeler” sergisinden hareketle sanatın göç deneyimlerinin dayanışma pratiklerine nasıl eşlik ettiğini ve kolektif hafızayı nasıl kurduğunu tartışıyoruz. @bedizyilmaz1 .

Göç Araştırmaları Derneği | GAR @GAR_Dernek

📢 Bediz Yılmaz'ın üyemiz Gülay Uğur Göksel ile gerçekleştirdiği söyleşiyi bilginize sunarız: "Sınırları Aşan Sanat: Göç ve Dayanışma Üzerine Söyleşiler."
(Bu söyleşi dizisi ERC Solroutes projesi tarafından desteklenmektedir) @Solroutes.

Twitter'da yanıtla 1971475394751865041 Twitter'da Retweet 1971475394751865041 Twitter'da beğen 1971475394751865041 4 X 1971475394751865041
gar_dernek Göç Araştırmaları Derneği | GAR @gar_dernek ·
25 Eyl

✒️ Gamze Özkök | Aidiyetin çatallanması: Ne burada ne orada olmak: "Hiçbir yere tam olarak ait olamamak bir eksiklik değil; feminist özgürleşme tahayyülünü genişleten kurucu bir imkândır." @catlak_zemin. @gamzeozkk.

Twitter'da yanıtla 1971099844887621686 Twitter'da Retweet 1971099844887621686 1 Twitter'da beğen 1971099844887621686 2 X 1971099844887621686
Twitter'da Retweet Göç Araştırmaları Derneği | GAR Retweetlendi
nccr_onthemove nccr – on the move @nccr_onthemove ·
23 Eyl

European borders don’t always lie within Europe.
Megan Denise Smith and Anna Marino’s new paper explores how Spain and the EU use borderscapes to test securitized migration management and why it isn’t working.
Read here: https://tinyurl.com/5cavzp2s

Twitter'da yanıtla 1970439975771447349 Twitter'da Retweet 1970439975771447349 3 Twitter'da beğen 1970439975771447349 3 X 1970439975771447349
gar_dernek Göç Araştırmaları Derneği | GAR @gar_dernek ·
23 Eyl

📢 Bediz Yılmaz'ın üyemiz Gülay Uğur Göksel ile gerçekleştirdiği söyleşiyi bilginize sunarız: "Sınırları Aşan Sanat: Göç ve Dayanışma Üzerine Söyleşiler."
(Bu söyleşi dizisi ERC Solroutes projesi tarafından desteklenmektedir) @Solroutes.

Twitter'da yanıtla 1970502946891927844 Twitter'da Retweet 1970502946891927844 Twitter'da beğen 1970502946891927844 4 X 1970502946891927844

“Bu web sitesi Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır. İçeriğin sorumluluğu tamamıyla Göç Araştırmaları Derneği’ne aittir ve AB’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.”

KVKK Aydınlatma Metni
Çerez Politikası
Rıza Beyanı
When autocomplete results are available use up and down arrows to review and enter to go to the desired page. Touch device users, explore by touch or with swipe gestures.
No Result
View All Result
  • GAR
    • Hakkımızda
    • Yönetim
    • Faaliyet Raporları
    • Üyeler
    • Ekibimiz
    • Tüzük
    • Politika Belgeleri
  • Duyurular
  • Yayınlar
    • Açıklamalar
    • Okuma Listeleri
    • GarBlog
    • Bültenler
    • Kitaplar
    • GAR Youtube
    • GAR Podcast
  • GAR Akademi
    • Eğitimler
    • GarEP
      • 2003 Güz Dönemi – 2024 Kış Dönemi
      • 2023 Bahar Dönemi
      • 2022 Güz Dönemi
      • 2022 Bahar Dönemi
      • 2021 Güz Dönemi
      • 2021 Bahar Dönemi
    • Yaz Okulları
  • Etkinlikler
    • Atölye ve Konferanslar
    • Güncel Göç Seminerleri
    • EGEHUB
  • Araştırmalar
  • İletişim