Skip to content
  • GAR
    • Hakkımızda
    • Yönetim
    • Faaliyet Raporları
    • Üyeler
    • Ekibimiz
    • Tüzük
    • Politika Belgeleri
  • Duyurular
  • Yayınlar
    • Açıklamalar
    • Okuma Listeleri
    • GarBlog
    • Bültenler
    • Kitaplar
    • GAR Youtube
    • GAR Podcast
  • GAR Akademi
    • Eğitimler
    • GarEP
      • 2003 Güz Dönemi – 2024 Kış Dönemi
      • 2023 Bahar Dönemi
      • 2022 Güz Dönemi
      • 2022 Bahar Dönemi
      • 2021 Güz Dönemi
      • 2021 Bahar Dönemi
    • Yaz Okulları
  • Etkinlikler
    • Atölye ve Konferanslar
    • Güncel Göç Seminerleri
    • EGEHUB
  • Araştırmalar
  • İletişim
logo5

Trump Dönemi Fon Kesintileri Sonrası Türkiye’de Sivil Toplum Ne Durumda?

Nilsu Orhan

 

Dünyanın en büyük insani yardım donörü olan Amerika Birleşik Devletleri bir gün aniden çok sayıda projeye finansman desteğini kesseydi ne olurdu? Milyonlarca insan için hayati öneme sahip olan bu devasa yardım mekanizması bir anda dursa, dünyanın kırılgan bölgeleri nasıl bir krize sürüklenirdi? Bu senaryo, ikinci Trump hükümetinin göreve başlamasıyla gerçeğe dönüştü. 20 Ocak 2025’te Trump, en büyük bölümünü ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) fonlarının oluşturduğu ABD dış yardımlarının neredeyse tamamının kesilmesine yol açacak başkanlık kararnamesine imza attı[1]. Kararname, mevcut ödemelerin ve yeni taahhütlerin değerlendirilmek üzere 90 gün süreyle askıya alınmasını öngörüyordu. Ardından, birkaç gün içinde USAID, fon sağladığı tüm uygulayıcı ortaklarına çalışmayı durdurma emri veren bir bildiri yayımladı[2]. Şubat ayında Trump, ABD dış yardımlarının USAID fonlarının yaklaşık %90’ını kapsayan ve toplam 60 milyar dolar değerindeki kısmını kalıcı olarak sonlandırma kararı aldığını açıkladı[3].

 

ABD Dış İşleri Bakanlığı fonları, IOM ve UNFPA gibi Birleşmiş Milletler organları, mülteci ve göçmenlere insani yardım desteği veren Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu (PRM) ve küresel çapta birçok sivil toplum kuruluşu bu karardan etkilendi. Mayıs 2025 itibarıyla yalnızca USAID kesintileri dünyadaki sağlık ve kalkınma programlarının %80’ini durdurmakla kalmadı, 233 binden fazla sosyal hizmet çalışanının işsiz kalmasına da yol açtı[4]. Ama fonların geri çekilmesi sadece ABD kaynaklarıyla sınırlı kalmadı.

 

Kesintilerin Türkiye’deki sivil toplum çalışmalarını nasıl etkilediğini anlamak için çeşitli sivil toplum kuruluşlarının çalışanlarıyla görüştüm. Bir insani yardım örgütüne göre, Trump’ın kararları diğer Batı devletleri ve fon sağlayıcılar için bir ilham kaynağı oldu: “Bunu açıkça ifade etmiyor olsalar da, hükümetlerin güvenlik ve ulusal çıkarlar gerekçesiyle peş peşe fonları iptal etmesi Trump’ın kararlarından etkilendiklerini gösteriyor”.

 

Türkiye’de sivil toplum, Ukrayna savaşının başından beri uluslararası fon kaynaklarının öncelik değiştirmesinden etkileniyordu. Dünyada sağın yükselişi ve Trump’ın son kararları ise, özellikle göçmenler, mülteciler, azınlıklar, kadınlar ve LGBTİ+’larla çalışan örgütler için durumu daha da zorlaştırdı. Örneğin İngiltere Büyükelçiliği, Türkiye’de mültecilere hukuki destek sağlayacak bir projeyi kaynak yetersizliği gerekçesiyle bitirirken; Heinrich Böll Stiftung artık ekolojiye öncelik vereceklerini bildirerek mülteci alanındaki desteğini daraltıyor. Göçmen ve mültecilere barınma ve gıda yardımı sağlayan Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) İzmir’deki ofisinin kapanması ve Türkiye genelinde sağladığı ayni ve nakdi yardımların kesilmesi, örgütlerin ihtiyaç halinde danışanlarını yönlendirebilecekleri güvenli limanları kaybetmeleri anlamına geliyor. Oysa sivil toplumun kaynakları azalırken sahadaki ihtiyaç azalmıyor, tam tersine artıyor. Dünyada süregelen savaşlar ve soykırımlar sebebiyle toplumlar, zorunlu göçün doğurduğu yeni ihtiyaçları tüm şiddetiyle hissetmeye devam ediyor.

 

Bir sivil toplum çalışanı yöneticisi olduğu insani yardım örgütünün değişimini şöyle anlatıyor: “Kesintilerin projelerimiz üzerindeki etkisi %45 oranında oldu. Temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan çok fazla kişiyle karşılaşıyoruz. Bu sene 12 kişiye finansal destek sağlayabildik, ama geçtiğimiz yıllarda bu sayıya neredeyse bir günde ulaşıyorduk.” Bir diğer kadın örgütü ise, kendilerine ulaşan göçmen kadın sayısının ciddi şekilde arttığını söylüyor: “Barınma ihtiyacı olan birçok göçmen kadın, biz barınak değil sığınak desteği verdiğimiz halde, göç örgütlerinden barınma desteği alamadıkları için son çare olarak bize ulaşıyor ya da yönlendiriliyorlar.”

 

Toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele eden sivil toplum örgütleri için de durum farklı değil. İnsani yardım fonlarının kırılgan gruplara verdiği önceliğin kesildiği bir dönemden geçiyoruz. Bir LGBTİ+ örgütüne göre, fonların hedef kitlesinin değişmesinin sahadaki etkileri büyük: “Kesilen ABD fonları dünyadaki insani yardım fonlarının büyük bir kısmını oluşturuyordu. Fon sağlanan projelerde ulaşılması hedeflenen belirli göstergeler vardı. Örneğin proje LGBTİ+’lar, HIV’le yaşayanlar ve seks işçilerine ulaşmak zorundaydı; güvenli barınma alanı sağlamaya öncelik vermek zorundaydı. Proje uygulayıcıları bu kişilerin kendilerine ulaşmasını beklemeyip onlara hizmet vermeye çalışıyordu. Bu sayede sadece İstanbul, İzmir, Ankara değil, Mardin ve Diyarbakır’da, Türkiye’nin birçok yerinde örgütler ve kurumlar bu gruplara yönelik hassasiyet geliştirmişti. ABD fonları kesildikten sonra, bu kurumların çoğu zaten hak odaklı değil insani yardım odaklı çalıştıkları için, birçok mülteci LGBTİ+, HIV ile yaşayan ve seks işçisi danışanın hizmetlere erişimi kesilmiş oldu.”

 

USAID’den geriye kalan hibeler acil hastalık vakaları, kıtlık ve benzeri insani krizlerle mücadeleye yönlendiriliyor[5]. Ama devam eden insani yardım fonlarının önceliğinde bahsi geçen risk gruplarının olmaması hak savunucularını endişelendiriyor. “Şu an Türkiye’de HIV’le yaşayanlara ilaç desteği veren kurum sayısı bir veya iki. Onlar da ancak kişi AIDS tablosuna ulaştığında bu desteği vermeye başladılar. Bu durum cinsel sağlık alanında ciddi bir krize yol açtı. Benzer şekilde, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz kalan biri acilen güvenli bir alana ihtiyaç duyuyor. Fonların kesilmesiyle birçok kurum artık bu hizmeti sağlayamıyor.” Toplumsal cinsiyet alanında çalışan sivil toplum uzmanları fon ve hizmetlerin geçmişte de yetersiz olduğunu söylüyor. Fakat mevcut politik konjonktürde, var olan kaynakların da azaldığı, fon bulmanın zorlaştığı, ihtiyacın ve rekabetin arttığı ve bu alana karşı düşmanlığın giderek daha da çoğaldığı konusunda hemfikirler. Ayrıca göç ve toplumsal cinsiyet gibi alanlarda, özellikle hak temelli çalışmalar yürüten örgütler için alternatif fon kaynaklarına yönelmek de kolay değil. Çünkü birçok fon sağlayıcı, politik çizgisi ve şartları bu örgütlerin temel ilkeleriyle uyumlu olmadığı için seçeneklerin dışında kalıyor.

 

Sivil toplumun kurumları denetleme ve topluma farkındalık kazandırma işlevi göz önünde bulundurulduğunda, insan hakları temelli bakışta yaşanan sarsıntı, azalan kaynakların hem bir nedeni, hem de yeniden ürettiği bir sonucu olarak düşünülebilir. Göç alanında uzman bir sivil toplum çalışanı ve avukat, baroların adli yardım bütçesinin daralması konusunda şunları söylüyor: “Beş sene önce göçmenlerin iltica başvurularının değerlendirilmesi sürecinde yapılan davalamalarda, konuya hak temelli ve ivedilikle yaklaşılması gerektiğini düşünen ondan fazla baro vardı. Adli yardım bütçesinden avukat atamaları yapılıyordu. Şu an ise İstanbul Barosu dahil olmak üzere, barolara bunun neden gerekli olduğunu anlatmak zorundayız. Adli yardım bütçesi daraldığı ve ödemeler çok uzun vadede yapıldığı için sınırlı sayıda atama yapıyorlar. Ama tek sebep bu değil, bakışta da bir değişiklik oldu. Özellikle genel seçim döneminde normalleşen yabancı düşmanlığı, yabancıların adli yardım hizmetlerinden yararlanmasının adil olmadığı yönünde bir kanaat oluşmasına sebep oldu.”

 

Bir diğer göç örgütü avukatı: “Şu an Geri Gönderme Merkezlerinde kalanlar için adli yardım bütçelerinden atama yapan tek baro İzmir Barosu,” diyor ve ekliyor: “Devletin uygulamaları üzerinde etkin bir şekilde sivil denetim yapan, stratejik davalama ve savunuculuk yürüten grup sivil toplum. Fon kesintileriyle birlikte gelen işten çıkarmalar, derneklerin bazı faaliyetlerine ara vermesi ve bazılarının kapanması, devletin ceberut uygulamalarını da artırıyor ve artıracak. Göç, devletin en keyfi hareket ettiği alanlardan biri. Büyük hukuksuzluklar ve insan hakkı ihlalleri gerçekleşiyor, hiçbir şey kanuna uygun yürütülmüyor ama bir şekilde kılıfına uyduruluyor. Uluslararası mekanizmalara başvurduğumuzda Türkiye hakkında etkin bir soruşturma yürütülmüyor. AİHM Türkiye hakkında bir karar vermek için en az on yıl bekliyor, çünkü Avrupa Birliği de mültecileri istemiyor. Biz on sivil toplum örgütü olarak İl Göç İdaresinin yanlış işlemleri nedeniyle meclise gidip hak savunuculuğu yapıyoruz. Ama bu sayı giderek düşecek ve ilçelerdeki hukuksuzluk büyüyecek.”

 

Fon kesintileri, yalnızca sivil toplumdan hizmet alan toplulukları değil, bu alanda çalışan emekçileri de doğrudan etkiliyor. Uluslararası kuruluşlar projeleri askıya aldığında veya finansmanı aniden kestiğinde, yereldeki uygulayıcı kurumlar istihdam, kira ve hizmet sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerini yerine getiremez hale geliyor. Yani fon sağlayıcılar sahadan çekilirken, ortak oldukları sivil toplum örgütlerini projelerin yüklediği sorumluluklarla baş başa bırakmış oluyor. Örneğin “şu tarihe kadar maaş ödeyebileceğiz” duyurusu, projeyi kapatmak için gereken iş ve geçiş süresini bile kapsamıyor. Bunun sonucunda dünyada ve Türkiye’de birçok sivil toplum kuruluşu kapanmanın eşiğine geldi, çalışanlarının önemli bir kısmını işten çıkarmak ya da çalışma günlerini azaltmak zorunda kaldı. Türkiye’de büyük bir işsiz sivil toplum emekçisi kitlesi oluşuyor. Danışan sayısını ve faaliyetlerini aynı oranda kısmak istemeyen örgütlerde ise çalışanların iş yükü ve buna bağlı psikolojik yük giderek artıyor. Sivil toplum alanı, çalışanlarına ne ekonomik ne de siyasi güvence sağlayabilen bir hale geldikçe, deneyimli profesyoneller başka sektörlere kaymaya başlıyor. Bu da, aynı alanlarda fonlar yeniden sağlansa bile, telafisi güç sonuçlar doğuruyor.

 

Azınlık hakları alanında çalışan bir vakıf yöneticisine göre, bu durum Türkiye ve dünyada sivil toplumun acil durum mekanizmalarına duyduğu ihtiyacı gözler önüne serdi: “Yarıda kesilen projeler yüzünden deneyimli çalışma arkadaşlarımızı aniden kaybettik. Avrupa Birliği gibi kurumlar bu süreçte kısa süreli acil durum fonları sağlayabilseydi, örgütler istihdam kaybetmeden kaynak geliştirmek için zaman kazanabilirdi. Ama onlar da böyle bir krize hazırlıklı değildi. Bu kriz aynı zamanda sivil toplumu finansal kaynaklar konusunda daha yaratıcı olmaya yöneltebilir; bireysel bağışçılara veya gönüllü yönetimine yönelik çalışmalar yapmak gibi. Sadece ürün satışı (‘merchandise’) yoluyla değil, bilgi birikimini de finansal desteğe çevirmek için yöntemler üretmek zorundayız. Şu anda birçok STK bunun yollarını arıyor; çünkü gördük ki, bu her an başımıza gelebilecek bir durum.”

 

Sivil toplum bir yapboz gibi; her parçası yönlendirme ve dayanışmayla işleyen bir sistem. Bir kuruluşun fonu kesilmese bile, diğerlerinin finansal kaynaklarının azalması, çalışma sürelerinin kısalması veya istihdam kaybı tüm sistemi etkiliyor. Kurumlar arası vaka yönlendirmeleri zorlaşıyor; örgütler, kendi başlarına sağlayamadıkları hukuki, maddi veya psikolojik desteği sunması için danışanlarını yönlendirdikleri diğer kurumlardan olumsuz yanıt almaya başlıyor. Ayrıca, proje ortağı oldukları dernek ve vakıflarla yürüttükleri çalışmalardan aldıkları verim de azalıyor. Yine de bu dayanışma ağı, kriz yönetimini kolaylaştıran kaynak, bilgi ve deneyim paylaşımına olanak sağlıyor. Fon kesintilerinin ardından görüştüğüm örgütler, geleceğe dair farklı yollar üzerine düşünüyor. Yarıda bırakılan projelerin getirdiği yükümlülükleri nasıl yöneteceklerini tartışıyor, veya alternatif fon kaynaklarına yönelip yönelmeme ikilemiyle yüzleşiyorlar. Bazılarıysa çözümü yerelleşme çalışmalarını artırmakta görüyor. Tüm zorluklara rağmen Türkiye’de birbirinden güç alan ve dirençli bir sivil toplum, faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor.

 

 

*Nilsu Orhan, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunu olup Freie Universität Berlin’de Sosyoloji yüksek lisansına devam etmektedir.

**Kapak görseli Celal Karakuş’a aittir.

***GAR Blog’ta yayınlanan yazılarda görüşler bütünüyle yazarlara aittir, Göç Araştırmaları Derneği’nin görüşlerini yansıtmaz.

 

 

Notlar

[1] https://www.whitehouse.gov/presidential-actions/2025/01/reevaluating-and-realigning-united-states-foreign-aid/

[2] https://research.jhu.edu/wp-content/uploads/2025/02/2025.01.24-USAID-Stop-Work-Order.pdf

[3] https://apnews.com/article/trump-usaid-foreign-aid-cuts-6292f48f8d4025bed0bf5c3e9d623c16

[4] https://www.usaidstopwork.com/

[5] https://www.nytimes.com/interactive/2025/06/22/us/politics/usaid-foreign-aid-trump.html?login=google&auth=login-google

İlgili Yazılar

Savaşın Gölgesinde Göç: Saldırılar Sonrasında İran’da Nüfus Hareketleri

Savaşın Gölgesinde Göç: Saldırılar Sonrasında İran’da Nüfus Hareketleri

Metin Yaban ile Söyleşi

Metin Yaban ile Söyleşi

Küresel Irksal Kapitalizm ve Reddiye Siyaseti Atölyesi Üzerine İstanbul’da Disiplinlerarası Bir Buluşmadan Notlar

Küresel Irksal Kapitalizm ve Reddiye Siyaseti Atölyesi Üzerine İstanbul’da Disiplinlerarası Bir Buluşmadan Notlar

Gelenekten Geleceğe: Türkiye’nin Göç Yönetiminde Eski Vurgular ve Yeni Stratejiler

Gelenekten Geleceğe: Türkiye’nin Göç Yönetiminde Eski Vurgular ve Yeni Stratejiler

Türkiye’de Göç Yönetiminin Süreklilik ve Kopuş Eğilimleri Çerçevesinde Geçici Koruma

Türkiye’de Göç Yönetiminin Süreklilik ve Kopuş Eğilimleri Çerçevesinde Geçici Koruma

Türkiye’de Göç Yönetiminin Süreklilik ve Kopuş Eğilimleri Çerçevesinde Geçici Koruma

Türkiye’de Göç Yönetiminin Süreklilik ve Kopuş Eğilimleri Çerçevesinde Geçici Koruma

GARBülten

SON YAZILAR

  • Trump Dönemi Fon Kesintileri Sonrası Türkiye’de Sivil Toplum Ne Durumda?
  • Savaşın Gölgesinde Göç: Saldırılar Sonrasında İran’da Nüfus Hareketleri
  • Metin Yaban ile Söyleşi
  • Küresel Irksal Kapitalizm ve Reddiye Siyaseti Atölyesi Üzerine İstanbul’da Disiplinlerarası Bir Buluşmadan Notlar
  • Gelenekten Geleceğe: Türkiye’nin Göç Yönetiminde Eski Vurgular ve Yeni Stratejiler

Göç Araştırmaları Derneği | GAR Takip Et

GAR_Dernek
Twitter'da Retweet Göç Araştırmaları Derneği | GAR Retweetlendi
imiscoe IMISCOE @imiscoe ·
17 Eyl

CfP @IMISCOE Annual Conference 2026 - Panel: The Social Lives of Migrant Dead Bodies: Traces, Narratives and Policies (onsite)
✅Send your proposals for this panel by: 23 September 2025
➡️More details here: https://www.imiscoe.org/news-and-blog/news/news-from-members/2470-cfp-imiscoe-annual-conference-2026-panel-the-social-lives-of-migrant-dead-bodies-traces-narratives-and-policies-onsite

Twitter'da yanıtla 1968244193752695156 Twitter'da Retweet 1968244193752695156 2 Twitter'da beğen 1968244193752695156 1 X 1968244193752695156
gar_dernek Göç Araştırmaları Derneği | GAR @gar_dernek ·
16 Eyl

📢 BROAD-ER International Conference Urban Spaces, Migrant Lives: Bridging Disciplinary Boundaries. 24–26 September 2025 | Koç University, Istanbul, Türkiye. @Broad_er.
https://broad-er.eu/workshop/international-conference/

Twitter'da yanıtla 1967856385166844134 Twitter'da Retweet 1967856385166844134 1 Twitter'da beğen 1967856385166844134 3 X 1967856385166844134
gar_dernek Göç Araştırmaları Derneği | GAR @gar_dernek ·
13 Eyl

👇

Göç Araştırmaları Vakfı @Goc_Vakfi

🎓 Diaspora Politikaları ve Yönetimi İhtisas Programı (DPY) Başvuruları Devam Ediyor!

❗Programımız hibrit olarak gerçekleştirilecektir ve ücretsizdir.

Göç Araştırmaları Vakfı tarafından düzenlenen, alanına ilişkin ileri düzey bir eğitim programı olan DPY, diaspora kavramını…

Twitter'da yanıtla 1966803241888358693 Twitter'da Retweet 1966803241888358693 Twitter'da beğen 1966803241888358693 1 X 1966803241888358693
gar_dernek Göç Araştırmaları Derneği | GAR @gar_dernek ·
13 Eyl

📢 We hereby present an article authored by our member, Omar Kadkoy | "Turkey's reach into Syrian education: Shaping post-war Syria through higher education." @OmarKadkoy. https://kulturkampftr.substack.com/p/turkeys-reach-into-syrian-education?r=6ahvt&utm_medium=ios&triedRedirect=true

Twitter'da yanıtla 1966776464138793039 Twitter'da Retweet 1966776464138793039 1 Twitter'da beğen 1966776464138793039 3 X 1966776464138793039

“Bu web sitesi Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır. İçeriğin sorumluluğu tamamıyla Göç Araştırmaları Derneği’ne aittir ve AB’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.”

KVKK Aydınlatma Metni
Çerez Politikası
Rıza Beyanı
When autocomplete results are available use up and down arrows to review and enter to go to the desired page. Touch device users, explore by touch or with swipe gestures.
No Result
View All Result
  • GAR
    • Hakkımızda
    • Yönetim
    • Faaliyet Raporları
    • Üyeler
    • Ekibimiz
    • Tüzük
    • Politika Belgeleri
  • Duyurular
  • Yayınlar
    • Açıklamalar
    • Okuma Listeleri
    • GarBlog
    • Bültenler
    • Kitaplar
    • GAR Youtube
    • GAR Podcast
  • GAR Akademi
    • Eğitimler
    • GarEP
      • 2003 Güz Dönemi – 2024 Kış Dönemi
      • 2023 Bahar Dönemi
      • 2022 Güz Dönemi
      • 2022 Bahar Dönemi
      • 2021 Güz Dönemi
      • 2021 Bahar Dönemi
    • Yaz Okulları
  • Etkinlikler
    • Atölye ve Konferanslar
    • Güncel Göç Seminerleri
    • EGEHUB
  • Araştırmalar
  • İletişim