Berat Barış Erbaş, kamu hukuku alanında yüksek lisans yapmış; göç ve insan hakları alanında çalışan bir avukattır.
TikTok, mülteciler için yalnızca bir eğlence platformu değil; Suriyeli gençlerin “dönmek, kalmak, gitmek” arasında salınan hayatlarını anlattıkları dijital bir sahne. Barış Berat Erbaş bu yazısında, TikTok’ta mülteci deneyimlerinin kısa videolar ve yorumlar aracılığıyla nasıl temsil edildiğini, mizah ve ironi yoluyla nasıl taşınır hale geldiğini inceliyor. Bu paylaşımlar, hem kırılgan bir varoluşun hem de kolektif bir duygudaşlığın izlerini taşıyor.
TikTok, milyonlarca insanın kullandığı ve siyasi aktörlerin de müdahil olduğu bir sosyal medya platformu (ABC News, 2025). Ekranı kaydırınca yalnızca eğlenceli içerikler değil, çocuğunu kameraya gösterip yardım isteyen ebeveynler ve gündelik hayatından kesitler paylaşan insanlar da çıkıyor. Bu birbirinden kopuk kısa videolarla kendine özgü kamusal bir alan oluşuyor. Bu alanın etkin sakinlerinden Suriyeliler, platformu hem paylaşımda bulunmak hem de bilgi edinmek için kullanıyorlar (Adıgüzel & Hepkon, 2023).
BBC’nin bir haberine göre iç savaşın yıkımını yaşayan insanlar, mülteci kamplarında canlı yayınlar açarak sanal dilencilik yapıyorlar. Komisyoncuların kazanç alanına dönüştürdüğü bu sistemde, çocukların dans ettirildiği ve ağlatıldığı yayınlar azımsanmayacak kadar çok. TikTok, bu yayınların çocuk koruma riski oluşturmadığını öne sürerek müdahale etmiyor; bağışlardan aldığı yüzde yetmiş komisyonla bu sömürüye ortak oluyor (BBC NEWS Türkçe, 2022).
Suriye Gelecek Hareketi, bir yazısında TikTok’un Suriye Devrim Hareketi için önemine değinir. Bu yazıda, 2011’de Facebook’un üstlendiği rolü bugün TikTok’un devraldığını, uygulamanın erişilebilirliği ve düşük maliyetinin farkındalık yaratma ile bağış kampanyaları için bir fırsat sunduğunu vurgular (Syrian Future Movement, 2024). Türkiye’de ise bu kamusal alanın etkisi, sokak röportajları ve idari kararlar üzerinden gözlemlenebiliyor. 2021’de bir röportajda yer alan “Ben muz yiyemiyorum, onlar kilolarca muz alıyor” ifadesi üzerine TikTok’ta başlayan muz yeme akımı, “provokatif” olarak değerlendirilmiş; onlarca kişi gözaltına alınmış, kamu hizmetlerine erişimleri kısıtlanmış ve bazıları sınır dışı edilmişti (bianet, 2021).
Bu yazıda, mülteci kamplarında dans eden çocuklardan ya da bağış kampanyalarından çok, on beşinci yılına yaklaşan sığınma deneyiminin Suriye ve Türkiye’de çekilmiş kısa videolar aracılığıyla bireysel anlatılar üzerinden nasıl ifade edildiğini göreceğiz. Dönerken, kalırken ve giderken Suriyelilerin TikTok üzerinden neler söylediğine bakacağız.
Nazım Hikmet’in de dediği gibi “Onlar ki toprakta karınca, suda balık havada kuş kadar çokturlar. Korkar, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar. Ve kahreden, yaratan ki onlardır. Bu yazımızda yalnız onların maceraları vardır.”
Bu çalışma, TikTok videoları ve altındaki kullanıcı yorumlarını nitel içerik analizi yöntemiyle incelemekte; öne çıkan temaları kuramsal literatürle birlikte değerlendirilerek “dönmek-kalmak-gitmek” ekseninde tartışılmaktadır. Yorumlardaki ifadeler özgün hâlleriyle aktarılmış, dil ve anlatım bozukluklarına müdahale edilmemiştir.
Dönmek — Gönüllü ve Onurlu Geri Dönüş Üzerine —

“14 Yıl sonra döndüm Halep / içimdeki sesler”
Videoda en fazla 20’li yaşların başında genç bir kullanıcı, arabayla Halep’te ilerlerken dışarıdaki binaları gösteriyor. Arka planda Türkçe rap müzik çalıyor, Arapça yalnızca sokak tabelalarında var. İçerik, kişisel bir “geri dönüş” deneyimi olarak sunuluyor.
Videonun içeriği de, altında yapılan yorumların neredeyse tamamı da Türkçe. Bir kullanıcı “كل صار تركي بتعليقات 🤣” (Arapça: “Yorumların hepsi Türk oldu.”) diyerek bu durumu ironik biçimde öne çıkarıyor. Öte yandan yorumların çoğu da çocuklar ve ergenler tarafından yazılmış. Yorumları en geniş şekilde grupladığımızda şu iki ifade öne çıkıyor:
Özlem ve İkinci Vatan Vurgusu: “Türkiye bırakıp gidemem ya çok Özleyeceğim Türkiye❤️” – “Canım ülkem seni çok özledim 🥺♥️ ama gelicem söz” – “Kendimi ülkemde yabancı gibi hissediyorum 💔💔” – “Türkiye iyi bir şekilde teşekkür etmeden gitmem iyilik karşısına iyilik vermeden gitmem burada okuyorum bitince ikinci vatanın Türkiye olan faydalı olmak istiyorum”
Kaygı ve Pratik Endişe Vurgusu: “Türkiye’de iş, okul bırakıp dönmek kolay değil.” – “10 yıldır Türkiye’deyim ne Arapça olma yazmam var nede tanıdığım gitsem ne olur?🥺” – “suriyeliyim ve şamı hiç görmedim :(“ – “süriyeliyim ama hartıram yok” – “Bende ayniyim bizde göreceğiz şamı” – “merak ediyor musunuz cidden ben umursamıyorum nedense” – “Merak ediyorum ama hic gitmek istemiyorum burda kurdugum duzeni orda kurabilecegimden emin degilim” – “haklısın bu arada ben arapça bile bilmiyorum geleceğime kadar burda plan kurdum ama aile dönerse dönmek zorunlu” – “Peki birisi gelsin bana anlatsın ben ne diyeyim 9 yıl okudum hepsi boş boşuna gitti ordan hiç bir sokak bilemem… 💔🙂” – “bizde aynı benim abim üniversiteye kadar okudu” – “iyi Çünkü en azından üniversiteyi bitirdi ya da üniversite bölümünde ama bizim gibi lise yeni başlamış ya da lise bitirmek üzere olan insanlara O kötü durumda şu an”

“Türkiye’deki Suriyeliler için Ramazan bitti, bayram bitti, ama Suriye’ye gitmedik 😅 Şimdi yeni bir bahane uydurmamız lazım 😅” (“السوريين الي بتركيا هي رمضان خلص ولا عيد خلص وما نزلنا ع سوريا 😅 شو بدنا ندبر حجه جديده 😅”)
Videoda, köprüden geçerken yukarıdaki Arapça yazı yer alıyor. Bu kez yorumların büyük çoğunluğu Arapçayken, kullanıcılar Suriye’ye dönmeme mazeretleri üzerinden esprili sözlerle fikirlerini ifade ediyorlar. Genel olarak yorum temaları birbirlerine çok benzer. Seçilmiş yorumlar şu şekildedir:
“مارح نرجع ابدا هي صرت بلدنا هون كبرنا وعشنا مستحيل”
(Asla dönmeyeceğiz, burası artık ülkemiz oldu; burada büyüdük, yaşadık, imkânsız.)
“اي بس ما حددنا اي رمضان أو اي عيد فيهم يمكن عيد ٢٠٣٠😂”
(Hangi Ramazan’ı kastettiğimiz belli değil, belki 2030 Ramazanı.)
“مو يقولو ان شاء الله عيد الجاي … ماحددو إينا عيد”
(‘Gelecek bayram’ dedik ama hangi bayram olduğu belli değil.)
“صار وقت حجة ع راس السنة مننزل 🤣”
(Sıra yılbaşını bahane etmekte.)
“بس يصير شغل ومي وكهربا😅”
(İş, su ve elektrik olunca.)
“ليجهز بيتنا و تخلص اوراقنا من سوريا غير هيك … ما ببقى و لا ثانية”
(Evimiz hazır olsun, belgeler tamamlansın; yoksa bir saniye bile kalmam.)
“قال الناس عم تنزل منشان عنده كرامه … انا بدي اضل هون لحتا يقلعوني ما عندي كرامه 😂”
(İnsanlar onurlu oldukları için dönüyor diyorlar, ben onurum yokmuş gibi burada kalacağım, ancak kovarlarsa giderim.)
Kalmak — Alt-Vatandaşlık ve Yerlileşme Üzerine —

“التهمه سوري 😔” (Suçu: Suriyeli olmak)
“فيديو يظهر فيه اعتقال سوريين في إسنيورت بمدينة إسطنبول، بأيدي مروعة خلف ظهورهم بطريقة وصفها من أرسل المقطع بـ‘المهينة”
Yan tarafta yer alan her iki videoda da kolluk kuvveti tarafından yakalanan birer kişi yer alıyor. Bu kişilerin neden yakalandığı herhangi bir şekilde belirtilmemiş. Ancak her iki video için de gelen yorumlar gayet benzer. Yorumların neredeyse her birinde videodaki kişiler için dua edilmekte. Yorumlarda kişilerin kendi deneyimleri, videoya dair şüpheleri, keyfi uygulamalara dair algılar ile yasal sorunlara dair düşünceler yer alıyor:
“أنا صرلي 9 سنين بتركيا ولا بوليس وقفني”
(9 yıldır Türkiye’deyim, hiç polis beni durdurmadı)
“وقفوني … بس البترون نفدن”
(Durdurdular, ama patron kurtardı)
“حتى لو ماشي بطريقو … بدن يعملولو هيك”
(Yolda yürüse bile böyle yapıyorlar)
“يلا على سوريا ترحيل مباشر”
(Hadi Suriye’ye, direkt sınır dışı)
“طيب اذا ما معو كملك”
(Kimliği yoksa tabii)
“انا سوري ومعي جنسيه … كثير يوقفون”
(Ben Suriyeliyim ve vatandaşlığım var, yine de çok durduruyorlar)
“بيكون معو كيس كبتاغون ومراقبينو”
(Üzerinde captagon vardır, onu takip ediyorlardı)
“Adamların cebinden uyuşturucu çıktı ne yardımı”
Gitmek — Hayaller ve Botlar ile Fantazinin Değeri Üzerine —

“حكاية كل شاب سوري في تركيا؟ 🇹🇷”
“Türkiye’deki her Suriyeli gencin hikâyesi mi?”
Diğer videolardan farklı olarak bu Tiktok içeriği bir hayali, yapay zeka tarafından üretilmiş fotoğraflarla anlatıyor. Başlıktaki gibi bir Suriyeli genç Türkiye’de yaşayıp tekstilde çalışırken, annesine veda ederek botla Yunanistan’a Yunanistan’dan ise Almanya’ya gidiyor. Bizler ise sahibinin bu hayalini izlerken yorumlarda dualar ve deneyimlerle karşılaşıyoruz.
(Allah’ım kurtulmuşsundur.) “يارب طلعتي منها🥺🥺💔”
(Havalimanında yaşadık ama olmadı, kara yoldan devam ettim; Yunanistan’da bir yıl geçti.) “لحظات عشناها لكن ما تيسرت معنا بالمطار…”
(Hâlâ yolun başındayım; Türkiye bizi yıprattı.) “لسا انا بي أوال طريق تركيا حطمتنا”
(Kızlar da çok çekti; ailesini bırakan, denizde ölen…) “والبنات كمان عانو يلي تركت أهلها ويلي ماتت بالبحر”
(Türkiye’de takılıp kalanlar…) “ويلي علقان بتركيا 💀💔”
(Yunanistan’da parmak izi verip sonra Almanya’ya geçersem etkisi ne olur?) “اذا طلعت هلق وبصمت بسالونيك واخدت بطاقة… شو تأثر البصمة؟”
(Sana etkisi olmaz, Yunanistan yaşanmaz bir ülke.) “ما يأثر عليك… اليونان بلد غير صالح للعيش”
(Aklım göçte.) “تفكيري بالهجرة🖤”
(İtalya’ya gitmek istiyorum.) “انا نفسي اسافر ايطاليا ❤️”
(Ben Kıbrıs’tayım.) “انا بقبرص”
(Ben şimdi ikinci fotoğraf karesindeyim 😂💔) “انا هلق بل صورة الثانية 😂💔”
Sonuç
Türkiye’de büyüyen Suriyelilerin habitusu, bu toplumun koşulları içinde biçimlenmiş ama sürekli bir kırılganlıkla da iç içe geçmiştir. Sınır dışı edilme riski, hak kısıtlamaları ve Ege’de boğulma tehlikesi, onların hayatlarının olağan bir biçimi haline gelmiştir. Onlar, burada yaşar, buranın alışkanlıklarını benimserler fakat “haklara sahip olma hakkı”ndan yoksun kalırlar. Onlara hak verilmez, merhamet gösterilir ve hem şefkatin hem de baskının nesnesine dönüşürler. Bu nedenle “geri dönme” ihtimali, her an hatırlatılan bir gölge gibidir. Oysa ne dil ne eğitim ne de gündelik alışkanlıklar açısından Suriye’yle gerçek bir bağları kalmıştır. Bu bağlamda “dönmek” bir eylem olmaktan çıkar çünkü dönmek, bir yere ait olmayı ve oradan ayrılmayı varsayar. Bu gölgeyle başa çıkmanın yolu mizah ve ironidir: “2030 Ramazanında döneriz” ya da “onurum yokmuş gibi burada kalacağım” diyen gençler, resmi dilde yüceltilen “onurlu dönüş” söylemini tersyüz eder. Böylece TikTok paylaşımları, gençler arasında ortak bir duygulanım alanı oluşturarak “dönmemek” halini bireysel bir tercih olmaktan çıkarır ve bunu birlikte paylaşılan bir yaşantıya dönüştürür.
Türkiye’de geçici koruma kaydı artık yalnızca istisnai durumlarda veriliyor. Kimlik edinimi ve temel haklara erişim; ikamet mahallinin “açık” olması, bulaşıcı hastalık taşımamak ya da haklarında idari veya adli bir kayıt bulunmaması gibi koşullara bağlanmış durumda. Bu koşullardan biri ihlal edildiğinde mevcut kayıt da siliniyor ve kişiye yalnızca “yaşam hakkı” tanınıyor. Kimliksiz bir insan, suç işlememiş olsa da suçlu sayılıyor; çünkü düzensiz göçmen, masumiyet karinesinin dışında bırakılmış, varlığı denetlenmesi gereken bir risk nesnesi olarak görülüyor. Modern hukuk düzeninin toplumsal sözleşmesi bu insanları kapsamaz; bu nedenle onlara istisnai bir hukuk uygulamanın önünde artık hiçbir engel kalmaz. Türkiye’deki geçici koruma rejimi, tam da bu kırılganlık üzerine kuruludur.
Yapay zekayla üretilen “Avrupa hayali” videosu, “gitmek” arzusunun yalnızca bir hareket değil, ortak bir düş olduğunu da gösteriyor. Herkesin aklında aynı sahne var: Avrupa’da güzel bir yaşam kurmak. Kimisi bunun için dua ediyor, kimisi yaşadıklarını anlatıyor, kimisi de “ben ikinci fotoğraftayım” diyerek şaka yapıyor. Böylece “gitmek”, hem yaşanmış bir gerçeklik hem de ertelenmiş bir umut biçimi alıyor. “Gitmek” fantezisi, Suriyeliler için yalnızca bir göç stratejisi değil, varoluşun dayanak noktası haline geliyor ancak bu dayanak gerçekleşmedikçe onları geleceğe açık bugüne mahkum hale getiriyor. Umut, var olmanın yolu ve yükünü simgelerken, her gün yaşama devam etme gücünü ve müstakbel hayal kırıklıklarını da yeniden üretiyor.
Sonuçta, Tiktok’ta dile gelen “dönmek, kalmak, gitmek” üçlemesi, Suriyelilerin yalnızca bireysel deneyimlerini değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasal koşullarla örülmüş kolektif bir yaşam biçimini görünür kılıyor. Dönmek, aidiyetin yokluğunda boş bir eylem haline gelir; kalmak, alt-vatandaşlık ve sürekli kırılganlık içinde sürer; gitmek ise hem umut hem de zalim iyimserlik olarak varlığını korur. Bu üçlü, Suriyelilerin hayatını belirleyen yapısal kısıtlamaların ve hayal gücünün kesiştiği bir alanı işaret eder. Onların sözlerinde mizah, şefkat, öfke ve umut iç içe geçer; buysa bize hukukun labirentinden taşan tanınma isteğini ve onun üzerine karabasan gibi çökmüş sosyo-hukuki ve psiko-hukuki yönetimselliği bütün çıplaklığıyla gösterir. Bireyin nefes alanını daraltır ve onları sadece idare edilecek bir dosyaya indirger…
Kaynakça
abc NEWS. (2025, September 26). These key questions loom over TikTok deal, experts say. ABC News. Retrieved September 29, 2025, from https://abcnews.go.com/Business/key-questions-loom-tiktok-deal-experts/story?id=125961673
Adıgüzel, O. H., & Hepkon, Z. (2023). İKİ DÜNYA ARASINDA: TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ GÖÇMENLERİN MEDYA KULLANIM EĞİLİMLERİ. ETKİLEŞİM, (12), 60-83. 10.32739/etkilesim.2023.6.12.214
BBC NEWS Türkçe. (2022). https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-63227762
Berlant, L. (2022). Zalim İyimserlik üzerine. textum. https://textumdergi.net/zalim-iyimserlik-uzerine/
bianet. (2021). https://bianet.org/haber/muz-yeme-videolarini-haberlestiren-suriyeli-gazeteciye-sinir-disi-tehdidi-252825
Bloch, E. (2020). Umut ilkesi: Cilt 1. / Çeviren Tanıl Bora (Vol. 4.). İletişim.
Bourdieu, P. (2021). Genel Sosyoloji: College de France Dersleri 1981-1983. İletişim Yayınları.
Fassin, D. (2011). Humanitarian Reason: A Moral History of the Present. University of California Press.
Gündoğdu, A. (2015). Rightlessness in an Age of Rights: Hannah Arendt and the Contemporary Struggles of Migrants. Oxford University Press.
Şimşek, D. C. (2025). Post-Kapitalist Özne ve İletişimin Dönüşümü: Performans, Dolaşım ve Direniş. Global Media Journal Turkish Edition, Bahar 2025(16), 98-114.
Syrian Future Movement. (2024). https://sfuturem.org/en/2024/07/tiktok-and-the-syrian-revolution-2/
Veri seti: Tiktok Data Set GAR -Web Ref-
Arapça çeviriler için Google Translate ve Chat GPT kullanılmıştır.
**GAR Blog’ta yayınlanan yazılarda görüşler bütünüyle yazarlara aittir, Göç Araştırmaları Derneği’nin görüşlerini yansıtmaz.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> Sanat, Göç ve Dayanışma Köprüleri: Hubban Deneyimi





