Mültecilerin, herkes gibi insan onuruna, haysiyetine, saygınlığına uygun yaşam hakları olduğunu hatırlamanın ve hatırlatmanın günü.
Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü.
Mültecilerin haklarını savunmak ve bu konuda farkındalık oluşturmak için düzenlenen etkinliklerle anılan bu günün Türkiye için özel bir önemi ve anlamı var. Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü.
Mültecilerin, herkes gibi insan onuruna, haysiyetine, saygınlığına uygun yaşam hakları olduğunu hatırlamanın ve hatırlatmanın günü.
Bu gün vesilesiyle farkında olduğumuz ve yıl boyu çeşitli çalışmalarla görünür kılmaya çalıştığımız bazı şeyleri tekrar hatırlatmak isteriz: Türkiye’de iltica başvuru süreçlerinin Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinden (BMMYK), Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne (GİGM) geçtikten sonra yavaşladığının, bazı sığınmacı gruplar için neredeyse tamamen durduğunun farkındayız.
Keyfileşen göç yönetimiyle birlikte refakatsiz çocukların, engellilerin, LGBTQİ+’ların, etnik-dinsel azınlıkların, yaşlıların, kadınların ve benzeri kırılgan grupların koruma mekanizmalarına ve hizmetlere ulaşımlarının giderek azaldığının farkındayız.
Uluslararası Koruma Statüsüne sahip olan mültecilerin kamusal sağlık hizmetlerine erişim haklarının, yeni düzenlemelerle bir yıl olarak sınırlandırıldığını ve bu süre uzatılmadığı takdirde sağlık hizmetlerini Sağlık Turizmi Yönetmeliğine göre ücretlendirilen tarifeler ile karşılamak zorunda kaldıklarının, bu yüzden de en temel haklardan olan sağlık hakkına erişemediklerinin farkındayız.
Mültecileri kayıt dışı, güvencesiz ve güvenliksiz koşullar altında çalışmaya zorlayan, çocukları, gençleri, kadınları, yaşlıları ve daha nicelerini iş cinayetlerinin maktulleri haline getiren, kopan uzuvlarını çöpe atan, cansız bedenlerini yol kenarlarına bırakıp kaçan çalışma düzeniyle mücadele etmek yerine bunlara göz yumulduğunun farkındayız.
Mültecileri kimi zaman tehdit gibi gösteren, mülteciler arasındaki kişisel ve grup farklılıklarını görmezden gelen, onların ihtiyaçlarını, gereksinimlerini, beklentilerini umursamayan, kimi zaman onları uluslararası siyasal ve ekonomik ilişkiler için koz haline getiren, diğer ülkeler için tehdit unsuru olarak sunan politikaların farkındayız.
Zorunlu göç gibi küresel bir olguya küresel bir yaklaşım olması gerektiği ortadayken başta Batı ülkeleri olmak üzere bir göz ardı etme politikası izlendiğinin; Avrupa Birliği üye ülkelerinin üzerlerine düşen birçok sorumluluğu yerine getirmekten kaçındığının; Türkiye’ye verdikleri fonlar karşılığında Türkiye’yi büyük bir mülteci kampına dönüştürdüklerinin farkındayız.
Başta Türkiye olmak üzere, Avrupa ülkelerinde var olan yabancı ve göçmen düşmanlığını destekleyen kişi ve kurumların; bunların yalan ve çarpıtmalarla oluşturulan kirli medya ve enformasyon düzenlerinin; sınırlara örülen duvarların, kimse girmesin diye sıkıca örtülen sınır kapılarının, sıkılan gazların, tekmelenen bedenlerin, dövülen insanların, tacize, tecavüze uğrayanların ve bunların faillerinin, bunlara neden olanların, bunları savunanların, destekleyenlerin, alkışlayanların, görmezden gelenlerin… farkındayız.
Farklılıkların tehdit değil zenginlik olduğunun; barışın, huzurun, refahın ve güvenliğin savaştan değil barıştan, nefretten değil neşeden geçtiğinin; bu ülkede ve dünyanın pek çok yerinde insan olmaktan başka bir nedene dayanmayan büyük ortaklığımızın bizi birleştirdiğinin ve güçlendirdiğinin farkındayız.
Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü.
Kurtuluşun tek başına değil, hep beraber olduğuna inananların günü.